/

Yazının beşiğini müzik sallıyor

Cemal Süreya halk türkülerini sevmeyenlerin şair olamayacağını söyler; çünkü en neşeli şarkıların bile mutlaka hüzün taşıdığına, en acı türkülerin ise umut aşılayabileceğine inanır. Şairin bu yaklaşımından yola çıkarak, yazarlara müzik ile mesailerini sordum...

/

Yazardan okura ‘kelepir’ öğütler

Yazının intikamı diyordu yazar, yazının sonu diyordu! Okuyucu dediğimiz “insan türü”nün olması bu sona karşı bir garanti teşkil ederdi kuşkusuz. Peki dört dörtlük bir “okuyucu” olmak mümkün mü? Kimdir okuyucu?

/

Bir yarışmadan kaç efsane çıkar?

Tüm hikaye 1964 yılında Balkan Festivali'nde Türkiye adına yarışan Tülay German’ın söylediği Burçak Tarlası ile başlıyor. Şarkı o kadar çok seviliyor ki, Türkçe şarkılar birden zirveye yükselip dönemin trendi oluyor...

/

Perküsyoncuları sahnenin önüne alalım

Darbukatör Bayram’ın dramını hepimiz biliriz. ‘Sipalileri” toplamasına toplar da, hep en arkadadır... Bayram’ın dramını yaşamak istemeyen günümüz perküsyoncuları, yaptıkları müziği başka bir boyuta taşıyınca, bizim Bayram’a da gün doğmadı değil! O ki, sahnenin önüne geldiler, buluşup değişimi konuştum…

Altın çöplük!

Kapalıçarşı’nın tüm renklerini bilseniz de; her defasında yine yeniden bir renge vurulur, sanki hayatınız boyunca bu bulduğunuz rengi arıyormuşçasına onu inceler, seyrine koyulursunuz… Bu gizemli labirentin, bir gün renklerini yitireceği, solup sararacağı, hatalara ve vefasızlıklara maruz kalacağı hangi renk tutkununun aklına gelebilirdi?

/

Fıstığın başkentine yolculuk

Rüzgar ara sıra uğrayıp, Çukurova’nın bereketli topraklarının tozunu alıp uzaklaşıyor. Hava çok sıcak. Ve herkes bir an önce hasadını kaldırmanın peşinde. Arazide yaşanan heyecan ve telaş, kent merkezinde bayram neşesine dönüşüyor... Çünkü Osmaniye, fıstık festivaline hazırlanıyor...

/

Çocuğa oynadılar, kadınları da kazandılar

Amerikan eğlence endüstrisine bakıldığında, öne çıkan yapıtların çocuklara yönelik olduğu açıkça görülüyor. Tüketim açısından çocuklar en iyi hedef kitle çünkü. Üstelik çocuğun etkilendiği şey büyüklerin de gündemine oturabiliyor...

/

Hür tefekkürün kaleleri

Kaybedilen ilk savaş Mecmua-i Fünun’dur. Ahmet Hamdi Tanpınar; 48 sayı çıkabilen ilk Türkçe bilim dergisi için “Bu mecmua bizde, Büyük Fransız Ansiklopedisinin 18. asırdaki rolünü oynadı” der. Tanpınar’ın yorumuna “ne garip mukayese” diyerek ilk itiraz Cemil Meriç’ten gelir...

/

Diksiyonsuz Medya

Karar vericiler “ne dediği anlaşılmıyor ama anlaşıldığı kadar artık” dedikçe, fonetik zehirlenme sokaktan ekrana taşınır oldu. Sizce de iki kelimeyi bir araya getiremeyenlerin hemen hemen her yerde kulak tırmalaması, sinir bozucu değil mi?

/

İkinci Yıldız yağması

Önce Evliya Çelebi’yi Seyahatnamesini yazarken, Kanuni'yi Irak seferinin minyatür çizimini heyecanla beklerken düşünün. Sonra da tüm bu eserlerin tozlu ve nemli bir ortamda kolilere tıkıştırıldığını, üzerlerine yağmurla karışık kirli suların damladığını!..

Burada hayat yazıldığı gibi okunmuyor

Armutlu ve Etiler; aynı sokakta sabahları işyerini açarken selamlaşmayan iki esnaf gibi. Yürüyerek birkaç dakika içinde iki farklı dünyanın kapılarını aralayabiliyorsunuz. Armutlu’ya sessizlik ve belirsizlik hakimken, Etiler’de hayat hiç dinmiyor!

/

Ortaya karışık Lazbesk

Arabesk, özgün müzik derken şimdi de zirveye Karadeniz müziği çıktı. Ama bu bildiğimiz Karadeniz müziği değil. Kimi yerel şiveyle pop söylüyor, kimi rock yapıyor… Varıp, Karadeniz müziğinin temsilcilerine sordum: Nasıl başladı bu trend? Kemençeye ne oldu?

Depremin yıl dönümü olur mu?

Düzce’de sokakları arşınlıyorum. Yıkılmış binalardan dağılan toz bulutu fotoğrafa izin vermiyor. Derken kemani Ferdi geliyor. Keman, hüzünlü bir şehre, aynı duygularla hitap edebilecek bir enstrüman. Hadi çal Ferdi, birlikte acıları aralayalım...

Plastik ormanlara hazır olun!

Yaşadığınız bölgede alkışlarla açılmış bütün parkları yeniden bir gözden geçirin; havasını soluyarak, toprağın kokusunu anımsamaya çalışın! Ne bir serinlik hissedecek ne de bir koku alacaksınız! Çünkü bütün bunların hepsi suni denecek kadar uzak yeşile…

Yeni İstanbul’a hoş geldiniz!

Göç konusu açıldığında, ilk konuşulan İstanbul’dur hep, bu değişmez… Kent akın akın gelen kalabalıklara yetmeyince zoraki genişleme dönemi başladı ve göz açıp kapayıncaya kadar Trakya'ya dayandı...

Tünelle gelecek son

Dağın eteklerine serpilmiş onlarca restoran kara kara geleceklerinin ne olacağını düşünüyor. Zira; tünel açılır açılmaz, Bolu’nun aşçıları bölge sakinleriyle baş başa kalacak gibi…

Antika tepsiyle beş çayı

Hanımlar sadece eğitmenlerden değil, bu teknikleri videolar aracılığıyla tüm dünyaya ulaştıran Amerikalı kadınlardan da öğreniyorlar. Ancak izlerken takılmadan edemiyorlar: Biz bu kadınlardan daha iyiyiz!